İFLAS PROSEDURU VE YURT DIŞINDA TUTUKLANAN GEMİLER LEHİNE ETKİSİ
- Av.Alev Beller
- 31 May 2022
- 4 dakikada okunur
TTK’nun 1378. maddesi şöyle düzenlenmiştir: Gemi üzerinde, akdi veya kanuni bir rehin hakkı bulunsa bile alacaklı iflas yoluyla takip yapabilir.
TTK 1379. gemi üzerinde kanuni bir rehin hakkına sahip olan alacaklılar, haciz yolu ile veya kambiyo senetleri hakkındaki özel usullere göre takip yapabilirler. Bu takdirde kanuni rehin hakkından feragat etmiş olurlar. Bu hüküm,Sözleşmeden doğan rehinler (ipotek) ve gemi siciline tescil yoluyla aleniyet kazanan rehinler bakımından önemlidir
Akdi veya kanuni gemi ipoteği alacaklıları Türkiye’de gemiyi İİK’nun ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin hükümlerine göre icra takibine konu edip paraya çevirteceklerdir. Takibin yurt dışında yapılması halinde TTK’nun 1350. maddesindeki hüküm uygulanacaktır. . Diğer yandan, İİK madde 153/a’ya göre ” taşınır rehninin paraya çevrilmesine ilişkin hükümler, bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bir gemi üzerindeki hapis hakkı ile gemi alacağının verdiği rehin hakkının paraya çevrilmesinde de uygulanır.” Şeklindedir. Çünkü, bu rehin hakları sicile tescil edilmeyen kanunî rehin hakları niteliğindedir
*Cebri icra her devletin kendi ülke ve sınırları içerisinde haiz olduğu mutlak güç ve yetkilerindendir. Cebri İcra Hukuku geniş anlamda Medeni Usul Hukuku’na dahil olduğundan, cebri icra konusunda yetkili kanun, hakimin kanunudur. (lex fori)
Türk hukukunda menkul rehni (gemiler TTK madde 936.gereğince menkul,taşınır eşyadır ) kural olarak rehin verenin, rehin konusu menkul üzerinde vasıtasız zilyetçiğine son verilmesini gerektirir. Gayrimenkul rehninde ise, rehin konusu şey sabittir, gemi tanımı ve tabiatı itibariyle menkul bir eşyadır. Sabit değildir fakat buna rağmen, Türk hukukunda gemi siciline kayıtlı bir gemi üzerinde rehin tesisi, geminin rehinli alacaklıya/ipotek alacaklısına teslimini gerektirmemekte, sanki sabit bir eşya söz konusu imişcesine, rehin bir kütüğe (gemi siciline) tescil suretiyle, teslimsiz oluşmaktadır.
*Bir Türk gemisinin (Türk bayraklı olması şart değildir.Bu ayrı bir yazı konusudur) Türkiye dışında, bir alacaklı tarafından yalancı mahkemece el konularak, neticede, açık arttırma yoluyla satışa çıkarılmak üzere, tutuklanması durumunda, cebri icra işlemlerinin, hangi tarihte başlatıldığı ve hangi aşamada olduğu önemlidir.
Şöyle ki, bu geminin maliki veya maliki konumunda olan Operatörü şirket hakkında, şayet Türkiye’de bir iflas prosedürü başlamış ise, veya iflasın ertelenmesi veya herhangi bir surette haciz veya iflas işlemlerine geçilmiş ise, İflas Müdürlüğü yurt dışındaki alacaklıya gemi donatanı şirketin iflas ettiği veya iflas aşamasında olduğundan, bütün malvarlığını ve bu çerçevede geminin de iflas masasına dahil olduğu, geminin yurt dışında satılmasının, iflas masasının ve iflas alacaklılarının haklarını zarara uğratacağı, Türk İcra ve İflas Kanununda iflas, tasfiye halinde icra takiplerinin duracağının, amir hükmü bulunduğu, bu nedenle satış işleminin durdurulması ve bu satışın Türkiye’deki iflas masası tarafından yapılması gerektiği ileri sürülebilir midir?
Özetle, Türkiye’de iflasına karar verilen bir borçlunun yurt dışında yani yabancı ülkede bulunan mallarının ve özellikle rehinli mallarının, Türkiye’deki iflas masasına girip girmeyeceği, yurt dışındaki davalara DURDURUCU ETKİSİ olup olmayacağı meselesidir. DURDURUCU ETKİ İİK.M.193 -)
İflasın evrenselliği (umumiliği) prensibi gereğince bir borçlu hakkında verilen iflas kararı sonucunda o kararın verildiği ülkede kurulan iflas masasına müflisin yabancı ülkelerdeki malları da giriyorsa, buna iflasın evrenselliği denir.
Şayet iflas kararı sadece iflasın açıldığı ülkede sonuç doğuruyorsa, yeni müflisin sadece iflas kararının verildiği ülkedeki malları tasfiyeye tabi oluyorsa, buna iflasın mülkiliği (mahalliliği) denir.
Ülkemizde, iflasın mülkiliği ilkesi daha ziyade benimsenmiştir. İİK M.184’e göre “İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur.” Bu hüküm iflasın tekliğini, umumiliğini, genelliğini ifade etmektedir. Bu teklik ülke içinde tekliktir. Uluslar arası ilişkiler bakımından, iflasın evrenselliğinin kabul edilmesi, gelecekte ,gemiler yönünden kaçınılmaz olacaktır.
Avrupa Birliği (EC) tebliğleri içerisinde iflas ve gemi haczine dair, tasfiye regulasyon kuralları belirlenmiştir. Türkiye, henüz Avrupa Birliği üyesi olmadığından, Lex Concursus yeni iflası talep eden üye ülkenin, hukuk kurallarının uygulanması gerektiği rejime , tabi değildir.
Kanunlar ihtilafı yönünden Lex Concursus tasfiye prosedürü olarak, hem tasfiyede, usul kurallarını hem de maddi hukuk kurallarını tayin etmektedir.
11.madde (article 11)
The effects of İnsolvency proceedings on the rights of the debtor in immovable property, a ship or an aircraft subject to registration in a public register shall be determined by the law of the Member State under the authority of which the Register is kept, the ships registered in a public register.
İflas/tasfiye prosedürünün nerede başlatılabileceği veya borçlunun neredeki mal varlığına sirayet edebileceği konusunda Avrupa Birliği yasalarınca düzenlenmiş kurallar vardır.
Bu durum yut dışında iflası istenen bir Türk özel kişisinin, Türkiye’deki mallarına, yurt dışındaki iflas masası tasfiye memurunun, iflas masasına bu malları da dahil edip edemeyeceği bakımından önemlidir.
Türk hukukunda iflasın evrenselliğinin kabulünü gerektirecek, icra ve iflas kanunu nizamnamesinde hükümler vardır.
Gemiler yönünden, baktığımızda Türkiye’deki iflas masasına dahil etme konusundaki nihai Kararı, rehinli malın, son bulunduğu yer ülkesi tayin edecektir. O ülkenin iç hukuku, geminin son bulunduğu yer hukukunu, Türk iflas tasfiye kararının uygulanmasını kabul etmezse, bu taktirde, geminin Türkiye’deki iflas masasına getirilmesi mümkün olmayacaktır.
Aksi taktirde, o ülke, şayet, Türk iflas idaresinin, bayrak devletinin kararını kabul ederse bu taktirde, gemi yurt dışındaki paraya çevirme prosedüründen kurtulacak ve Türkiye’deki iflas masasına dahil edilecektir.
İflas hukuku, her devletin kendi yargı organlarına yöneltilen bir emri içermesi sebebiyle, kamu hukuku niteliğinde, usuli ve emredici kurallar içeren, mahalli bir hukuktur.
Gemiler yönünden, özellikle son yıllarda yurt dışında haciz olunarak, icraen satışına geçilen gemilerin sicil yeri itibariyle Türk iflas hukuku kuralları gereğince, kendisine koruma temin eden bu durumdan, yararlanılması ve Türkiye’deki sair alacaklıların iflas masasındaki haklarının, ve özellikle Türk bankalarının da gemiden alacaklı olan yabancılar karşısında hukuki koruma temin edebilmesi dikkate alınmalı ve bu husustaki uzmanlığımız tavsiye edilebilir.
Av. Sema Yerlikaya LL.M
İMEAK DENİZ TİCARET ODASI Hukuk Danışmanı/Hakem
Deniz Hukuku Derneği KURUCU Üyesi



Yorumlar