top of page

KORSANLIK , Çaresi Fidye sigortası mı , MÜŞTEREK AVARYA MI ?

  • Av.Alev Beller
  • 31 May 2022
  • 4 dakikada okunur

3. Dünya Ülkelerinin, siyasi ve ekonomik durumları yakın tarihte Deniz Ticaretini sadece ticari anlamda etkilemedi.1980’lerde bazı yoksul ülkelerde gemiler tecavüz sayılabilecek şekilde tutuklandı ve yıllarca gasp edildi.


Son 2 yılın, Denizcilik Ticareti sergüzeştine getirdiği bir tehlike de ADEN Körfezi’nde yaşanan sivil ancak yüksek vasıfta silahlı tehdit, saldırı ve zaptedmeler oldu.Tarihte ise ,1856 yılında Kırım harbi sonunda yapılan, Paris Kongresinde Korsanlık suç olarak kabul edilmiştir.


Hiçbir sorunun temelden çözülmesinin kolay olmadığı bir dünyada, maalesef koruma tedbirleri almaktan başka çare yok ve tabii ki bu tedbirler arasında sigorta poliçeleri var. Sigortacıların karşılaşılan bu “tehlike” “peril” durumunu yeni bir ürünle karşılamayı tercih ettikleri malum. Yüzeysel bir yorum ile Sigortacıların riski ,Tekne Sigorta Poliçelerinin, Institute Time Clauses şartlarından, “Korsanlık” “Piracy” Kloz’u kapsamında değerlendirmeleri ve geminin, yükün ve personelin selameti için, kanun dışı kimseler tarafından silah zoruyla talep olunan para, bedel ve objelerin de bu kloz kapsamında değerlendirilerek, sigorta kuvertürü altında tazmin edilmesi beklenirken, meselenin şimdiden bazı ihtilafların ve davaların konusunu teşkil ettiği görülmektedir.


War risk ,savaş riski teminatının “War, Strikes and related Exclusions” ( Savaş, Grevler ve ilgili Muafiyetler”) başlığı altında şekillenmiş olan şartlardan korsanlığa benzer , saldırı, ele geçirme, tehdit, fena muameleler, düşmanlık hareketleri ve tafsilatlı olarak ifade olunan paragraflar, SAVAŞ Riski altında ve yaşanan son duruma benzer fiili eylemleri yansıtmaktadır.


İngiliz Sigorta hukukuna göre (English Marine Insurance Law), Piracy (korsanlık) riskinin SAVAŞ sigortası koşulları kapsamında kabul edilmesinin çeşitli argümanlara yol açtığı ve riskin, farklı navlun mukaveleleri (Voyage, Time Charters) ifa edilirken, ayrıca “WAR Risks” şartı yönünden dikkatle değerlendirilmesinin gerektiği bellidir.


Riskli bölgeye yolculuk yapan ve bu muhtemel tehlikeden korunmaya çalışan Donatanlar, Kiracılar ve İşletmeciler, sigorta şirketlerinden “K&R”, “KIDNAP and RANSOM Policy” adı altında kuvertür almak zorunda kaldılar. Büyük gemiler için 3 ila 5 milyon Dolara kadar yükselen fidye taleplerini sigortacılar karşılıyor. Sigorta Şirketleri daha da ileri giderek korsanlarla, (saldırganlarla müzakere ve fidye teslimi) faaliyetlerini de organize eden şahıslarla çalışıyorlar. Bu sigorta, gemi adamı ve zabitanın, donatana yöneltebileceği tazminat taleplerini de kapsıyor. Sigorta tazminatı işletme maliyetlerini arttırıyor ve navlun piyasalarının zorlandığı bir dönemde, her tür ekstra masraf hem Donatana hem de kiracıya zorluk yaratıyor. Birçok sigortacı, SAVAŞ kuvertürünün bu “tehlike halini” kapsaması gerektiğini düşünüyor. Bazı PandI veya tekne sigortacıları, , müşterek avarya ilan edildiği taktirde, bu bedelin tazmin edilebileceği , yönünde fikir beyan ediyorlar.

Korsanları terörist kabul eden ve adam kaçırmayı sigorta kapsamından çıkartan sigortacılar da var.


Korsanlık, zaten genel olarak kabul edilen kapsam dahilinde. Ancak SAVAŞ Sigortası menfaati satın almak için ekstra prim ödemek gerekiyor.1983’ten önce korsanlık genel olarak SAVAŞ sigortaları kapsamına alınıyordu, son çeyrek yüzyılda korsanlık tekrar tekne poliçesi şartları kapsamına dahil edilmişti.Fidye konusunun ortaya çıkardığı şüphe ve tartışma sebebiyle sigortacı ve sigorta ettirenin bu riski, ilave teminat satın almak suretiyle , extra prim ödeyerek, karşılaması yoluna gidildi.Savaş riski sigortası esnek miktarlarda uygulanabiliyor ve sefer bazında yapılabiliyor.Korsanların yükle ilgilenmedikleri, bir miktar para alıp gemiyi bırakmakta oldukları gerçeği, yük sigortacıları bakımından ehemmiyetli bir risk yaratmıyor.


İngiliz Mahkemesi bu konuda bazı kararlar verdi. Donatanların ödemek zorunda bırakıldıkları fidye bedelinin Müşterek Avarya kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönünde hüküm tesis etti. Deniz sergüzeştine birlikte atılan gemi ve yükü tehdit eden ortak bir tehlike halinde, geminin ve yükün kurtarılması için yapılacak faaliyet ve masrafların, kurtarılan gemi ve yük arasında kıymetleri oranında paylaştırılması, müşterek avarya halinin temel prensibi olmakla beraber, PandI sigortacıları fidye bedelinin yüke düşen garame payı kapsamında karşılanması konusunda tezat fikirler beyan ediyorlar. Makul bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde ve bile bile, fevkalade bir fedakarlık yapılması veya fevkalade bir masrafa katlanılması halinde bu hareketin doğrudan neticesinde ortaya çıkan zarar ve masraflar, müşterek avaryadır.Meselenin derinine girildiğinde sigortacılar kullanılan silahların cinsine kadar çok sayıda ayrıntı üzerinde duruyorlar. Korsanlık’ın gerisinde politik veya şahsi çıkar olup olmadığı hususu ayrıştırıcı özellik taşıyabilir ve bundan hareketle PandI poliçelerinde, korsanlık sigorta kapsamında sayılabilirken, terörizm olarak nitelendirilen, politik amaçlı saldırılar, sigorta kapsamı dışında kalıyor. İngiliz Mahkemelerinin, ünlü bir kararında, Bolivya Devleti’nin, Indemnity Mutual’a karşı açtığı davada, İngiliz yargıç, korsanlarla, özgürlük savaşçıları arasında fark bulunduğuna ve politik amaç olduğunda, bunun korsanlık kapsamında mütalaa edilemeyeceğine dair karar vermiştir.


Türkiye’de henüz bu konuda doğmuş bir ihtilaf yok. Neticeten Türk Mahkemelerinin Sigortacı ile Sigorta ettiren arasında bu tür ihtilafta ne şekilde hüküm tesis edeceği bilinmiyor.TTK’ nun 1420. maddesi:

Gemi malikine, 6/9/12 ay sürelerle deniz haydutları tarafından, zaptedilmiş olan ve bu sürede tehlikeye maruz kalmış olan gemiyi ve malları ve bunlar üzerindeki tüm hakları sigortacısına devrederek, sigorta bedelinin tamamının ödenmesini talep etmek hakkını vermektedir.

Günümüz tatbikatında yapılan sigorta poliçelerinde Türk Hukukunun uygulandığı haller müstesnadır.


Bilinen bir gerçek şu ki, Tekne Sigortacıları ve PandI Club sigortacıları, çeşitli yorumlarla, kendi mesuliyetlerini tahdit veya genişletme konusunda çalışmalar yaparken , gemilerin ve gemi personelinin bu haydutluk, hırsızlık karşısında hukuki korumayı henüz tam anlamıyla elde edebilmiş olamamaları hali sürmekte.

2008 yılının başından beri SOMALİ sahilinde, ADEN körfezinde 70’den fazla saldırı yapıldığı ve korsan çetelerin sayısının 29 civarında olduğu ve 500 Denizcinin rehin alındığı bir tehlikeyi, kanaatimizce Müşterek Avarya kapsamında yorumlamak, hukuken adil bir çözüm gibi gözükmektedir.


Dünyada gelir ve kaynaklar bu kadar eşitsiz dağıldığı sürece, masum Denizcilerin, müessese ve insanların, politik ve de hukuki korunmaya ihtiyacı olduğu tartışmasız. Somalili korsanların taarruz bölgelerini genişleterek, Arap Denizi, Yemen Sahili ve Kızıldeniz’in kuzeyi Madagaskar yönünde saldırılarını sürdürdükleri ve askeri kuvvetlerin çoğu zaman saldıra uğrayan gemilerden uzak kalması durumu da göze alındığında, sorunun bir süre daha gündemde kalacağı anlaşılmaktadır.


Av. Sema Yerlikaya LL.M

İMEAK DENİZ TİCARET ODASI Hukuk Danışmanı/Hakem

Deniz Hukuku Derneği KURUCU Üyesi

 
 
 

Yorumlar


© 2024 Dr.Lawyer Sema Yerlikaya Digital Book Website  

  • LinkedIn
bottom of page