Sinemada Yapay Zeka
- Av.Alev Beller
- 1 Oca 2020
- 1 dakikada okunur
Sinemada yapay zekâ ilk kez 1950'lerde Forbidden Planet ile,henüz bilmediğimiz yabancı bir varlık olarak çıkıyor karşımıza.Benzer senaryoyu çok sonraları Stanley Kubrick yorumuyla da izliyoruz beyazperdede... 1970'lerde yapay zekâya güvenip güvenmeme konusunda kararsız bir tutum izliyor sinema; Starwars ve Alien gibi eserler bize kafaların henüz karışık ve aynı zamanda insanoğlunun yapay zekâ üzerinde Tanrıcılık oynaması halinde nasıl farklı ve vahim sonuçların ortaya çıkabileceğini gösteriyor.1980'lerde belki de yapay zekâya olan inancı en sarsıcı filmlerden biri olan Terminatör'ü görüyoruz. Insanoğlunun kendi sonunu nasıl yazacağına dair olumsuz yorumlar çokca mevcut seri hakkında.Ve nihayet 90'ların sonu ve 2000'lere gelindiğinde dijitalleşmenin onlarca örneğini sunmuş ve yapay zeka portrelerini çeşitlendirmiş,Matrix ve Eagle Eye gibi filmlerle bir endüstri izliyoruz.Artık sinema bize şunu net olarak anlatmaktadır ki; yapay zekâ hayatımızın bir parçası, dahası gezegenimizi güvenle, gönüllü olarak teslim edebileceğimiz bir varlıktır.Bir Yapay Zekâ araştırmacısı olan Goodwin inşa ettiği Benjamin adlı y.z ya klasikleşmiş tüm bilimkurgu senaryolarını yükler ve ondan yeni bir senaryo yazmasını ister.Ortaya Sunspring çıkar...



Yorumlar