top of page

Yasaklar ve Ambargolar

  • Av.Alev Beller
  • 30 May 2022
  • 3 dakikada okunur

Uluslararası Ambargolar ülkelere şirketlere, gemilere, gerçek ve tüzel kişilere, ülkelere uygulanan ihracat, sermaye ve hizmet ihracı yasakları, ekonomik yaptırım ve müeyyidelerdir.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin, Ambargolar Komitesinin belirlediği yasaklar, zaman zaman bazı uluslararası hukukçular ve siyaset bilimciler tarafından tartışılmaktadır. Bu yasaklandırmanın temelindeki amaç ve düşünce, uluslararası barışa karşı oluşturulduğu düşünülen bir tehdit halidir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (United Nations Security Council) ve Avrupa Topluluğu (European Community bu kararları ile, illegal saydığı ve politik olarak istenmeyen hal gördüğü, ticaret, sermaye ve hizmet ihracı yasakları olarak tarif edebileceğimiz birtakım ekonomik yasaklar getirmektedir.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararları yanında bazı ülkeler, örneğin Birleşik Krallık (İngiltere) Irak ‘a karşı bir dizi yaptırım kararı almış ve halen uygulamaktadır. (2043 sayılı 2012 tarihli Suriye Ambargosu)

Suriye ‘ye uygulanacak yaptırımlara ise ayrıca Arap Birliği Ekonomik ve Sosyal Meclisi karar vermiştir. Ülkemiz de bu karara katılmıştır. Çin ile Suriye’nin ticaret hacminin

1. 8 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor. Buradan hareketle, ambargolar ekonomik ve siyasi kararlardır.

Toplumbilim ve devletler hukukunun amacı, insanlığa karşı tehdit, tehlike ve fenalık oluşturabilecek kişi ve kuruluşlara karşı ve bazen tüm ülkeye karşı bir ceza, müeyyide uygulamak suretiyle o kişi ve ülkeyi cezalandırmak, ticari kazançlardan mahrum etmek ve silah ve zararlı maddeler üretiminde kullanılan emteaları elde etmesini imkânsız hale getirmektir.

Roma Sözleşmesinin 113. maddesi bir soru yaratmıştır. Avrupa topluluğu ülkeleri açısından, ekonomik meseleler yönünden üye ülkeler karar verme yetkisine haiz iken, Birleşmiş milletlerin kararı üstünlük arz etmektedir.

Bu tedbirler bağlayıcı mıdır, Birleşmiş Milletler ceza uygulamakta yetkili midir, bir kısım hukukçular tartışmaktadır.

Bu müeyyidelerden bazı örnekler şöyle sıralanabilir;

Birleşmiş Milletlerin 1518 sayılı kararı 2003 tarihli Liberya’ya seyahat yasağı bölgesine dair,

Liberya ‘da Mal dondurma Listesi 1521 sayılı kararı;

Kongo ‘ya dair 1533 sayılı karar, 2004 tarihli,

Somali ve Eritrea’ya dair 2009 kararları;

El Kaide yasakları 2011 tarihli, El Kaide ve ilgili ve irtibatlı şahıslar ve tüzel kişilere ilişkin karar;

1572 sayılı Cote d’Ivore kararı, 2004 tarihli,

1591 sayılı 2005 tarihli SUDAN ‘a dair karar;

2006 tarihli 1718 sayılı belirli gerçek ve tüzel kişiler ve emtealara dair karar;

Kore Cumhuriyeti’nden ihracı ve ithali yasak maddelere dair 1718 sayılı 2006 tarihli karar;

Birleşik Listeye dair Güvenlik Konseyinin 1737 sayılı kararı;

Libya ‘ya dair birleşik listeye ilişkin 1737 sayılı 2006 tarihli karar; vbg.


OFAC - Office of Foreign Assets Control (Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi ) isimli bir kuruluşun yayınladığı, ambargolu gemiler, şirketler hakkındaki liste, günümüzde ticari kuruluşlar tarafından başvurulan bir kaynak haline gelmiştir.

Bu liste adeta bir kara liste olup, dahil olan gemiler ve Denizcilik şirketleri, geçmişte yasak bölgeye sefer yapmış, yük taşımış ise bu gemi yasaklı olduğundan, gemi ismi ve maliki Donatanı değişse dahi, geminin IMO numarası ve geçmişini, tarihini bularak, yasaklı olduğu durumu, tespit edilmektedir.

Birleşmiş Milletler Ambargo Komitesinin kararlarını takip etmek kolaylığı sağladığından bu gibi kuruluşlar, ticaret dünyasına hizmet etmektedir.


Ambargolar, Kredi veren Müesseseleri, Bankaları da harekete geçirmiştir.

Şöyle ki; Bazı Uluslararası Bankalar ve Finans kuruluşları Küba, İran, Sudan ve Suriye, Libya ile ilgili olarak bu ülkelerle veya bu ülkelerde yerleşik gerçek veya tüzel kişilerle, doğrudan veya dolaylı olarak ticari faaliyet, kredi kullanımı veya herhangi bir operasyonda bulunmayı yasaklamaktadır. Bu yasağın ihlali halinde, temerrüt durumu oluştuğu iddiasıyla, kredi borcunun muacceliyet kesbettiğini ileri sürmektedirler. Bu hususta kesin taahhüt ve teminat almaktadırlar.


Uluslararası Denizcilik tatbikatı açısından bakıldığında, Gemilerin yasaklı olarak tadad edilen bu ülkelere bırakınız emtea taşımayı, bir sebepten, sığınmak veya uğramak durumunda kalması asla kabul edilmeyecektir.


Tamamıyla siyasi ve ekonomik nitelikte olan yaptırımlar, ülkelerin siyasi yakınlıklarına ters düşebilmektedir. Örneğin, İran ile ticari ve politik ilişkileri mevcut olan bir ülkenin bayrağını taşıyan gemi, uluslararası nitelikteki yaptırım ve yasak kararına uymak zorundadır. Taşıdığı emteanın mahreci ülke ve geminin bayrak devleti, İran ‘la temasta olan bir ülke dahi olsa, gemi uluslararası kurallara tabidir ve çoğu zaman kreditörü ve tekne ve Makine sigortacısı (Hull & Machinery underwriter) tarafından getirilen yasağa riayet etmek durumundadır.

Son gelişmeler ve Cenevre’de varılan anlaşma neticesinde, İran’a uygulanan yaptırımların, bu yıl Aralık ayından itibaren esnetileceği, kaldırılacağı ve Avrupa birliği tarafından Tahran’a verilecek 6 aylık test ve tespit süresinin neticesine tabi olarak (nükleer madde üretilen bölgelerde) , ve bu incelemeleri takiben, gelişmeler olacağı, Avrupa Birliği tarafından açıklanmıştır. Kısmı bir yasak kaldırmanın daha erken gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Petrokimyasal maddeler, altın ve diğer kıymetli metallerin ticareti, gıda ve ilaç alımı için finansal transferlerin yapılması ve EU kuruluşlu şirketlerin, yeniden İran petrolünün, gemilerle nakliyesinin sigortalanması konusunda, serbestliği başlayacağından bu durumun Avrupa ve ABD ticaretine etkisi olacağı, şeklinde Avrupa Birliği kaynaklarından bu yönde beyanlar yapılmaktadır. Uluslararası hukukun ve ekonomik siyasi niteliği açıktır.


Avukat Sema Yerlikaya LL.M


İMEAK DTO Deniz Ticaret ve Bankacılık hukuku Danışmanı/Hakem


Deniz Hukuku Derneği Kurucu Üyesi


 
 
 

Yorumlar


© 2024 Dr.Lawyer Sema Yerlikaya Digital Book Website  

  • LinkedIn
bottom of page